13 Şubat-16 Nisan 1925 – Şeyh Said İsyanı
Doğu Anadolu illerimizde cumhuriyet aleyhtarı bir isyan başlamıştır. Şeyh Sait’in liderliğinde Piran’da ayaklanan gruplar kalabalık silahlı çeteler halinde kuzeyden Erzurum’a, güneyden Diyarbakır önlerine kadar gelmişlerdir. “Din elden gidiyor” sloganı ile ve ellerinde Kur’an’la ilerledikleri için yöre halkı şaşırmıştır. Asiler, bir hazırlık yapmadan üzerlerine gelen birlikleri de yenmişlerdir.

Hükümet tedbir almakta gecikmiş, Başbakan Fethi Bey bu ihmalinden dolayı görevinden ayrılmak zorunda kalmış, yerine İsmet Paşa getirilmiştir. İsmet Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ayaklanmayı bastırmak için gerekli planı hazırlamışlar ve harekete geçmişlerdir. Bazı illerimizde seferberlik ilan edilmiştir. Sonuçta ayaklananlar yavaş yavaş kıstırılmış ve yok edilmişlerdir. Nisan sonunda mesele tamamen kapanmıştır. Bir tarikat lideri olan isyancıların başı Şeyh Sait ile diğer elebaşılar da yakalanarak İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış ve idama mahkum olmuşlardır.
İsyanın gerçek sebepleri: Lozan Antlaşması’na göre, en eski Türk şehirlerinden biri olan Musul’un durumu, Türk-İngiliz görüşmeleriyle halledilecekti. Türkler Milli-Misak sınırları içinde bulunan Musul’u bırakmak istemiyor, İngilizler de petrol çıkan bu bölgeden vazgeçmiyordu. Türkiye Musul’u almak için askeri hazırlıklara başladı. İşte o zaman İngilizler her türlü desteği sağlayarak Kürtleri kışkırttılar ve onlara ayrı bir devlet kurma vaadinde bulundular. Bir yandan da Türkiye’de Cumhuriyet aleyhtarları üzerinde yoğun bir faaliyet göstererek etkili oldular. Rejim aleyhtarları daha çok yeni kurulmuş olan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’ne sızmışlardı. Bunlar partiyi inkılaplar aleyhinde bir tutum aldıracak kadar etkilediler. Partinin ilk şubesi Urfa’da açıldı. İngilizlere ajanlık edenlerin de bu partiye girdikleri anlaşılmıştır. İngiltere amacına ulaşmış oldu. Türk ordusu ayaklanmayı bastırmak için vakit kaybetti ve bu arada İngilizlerin Musul’u savunmak için tedbir almaları kolaylaştı. Gencecik Cumhuriyet, vatanın bölünmezliğini korumak ve rejimi pekiştirmek zarureti yüzünden Musul’u kuvvet kullanarak almaktan vazgeçmek zorunda kaldı.