Hatay Sorunu
Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara Antlaşması’nın imzalandığı 20 Ekim 1921’den 23 Haziran 1939’a kadar geçen süre içinde Hatay ilinin Türkiye topraklarına katılması konusunda yapılan diplomatik girişimler ve bu girişimler çerçevesinde gelişen olaylar Hatay Sorunu olarak adlandırılmıştır.
20 Ekim 1921’de Ankara’da TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan antlaşmanın İskenderun Bölgesi ile ilgili yedinci maddesi, bölgeyle ilgili özel bir idare usulünün kurulmasını, adı geçen bölgenin Türk ırkından olanların kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıktın yararlandırılmalarını , Türkçenin bölgede resmi bir dil olmasını öngörüyordu.
23 Eylül 1923’te Fransız mandası altına giren İskenderun Bölgesi’nde özerk bir yönetim kuruldu. Ancak Fransa ile Suriye arasında Suriye’nin bağımsızlığı konusunda bir antlaşma imzalanınca, İskenderun Bölgesi’nin durumu ve geleceği üzerine Türkiye ile Fransa arasında 1939 yılına kadar sürecek bir anlaşmazlık belirdi.
Türk Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Milletler Cemiyeti’nin 26 Eylül 1936 tarihli toplantısında iki devlet arasında bu konuda görüşmeler yapılmasını önerdi. 1 Kasım 1936’da Mustafa Kemal Atatürk Meclis’i açış konuşmasında aynı konuya değindi. Sorun, 14-1 6 Aralık 1936’da Milletler Cemiyeti’nde gürüşüldü. Cemiyet , 14 Aralık’ta İsveç temsilcisi Sandler’i İskenderun meselesiyle ilgili bir rapor hazırlamakla görevlendirdi. 22 Aralık’ta Hollanda , Norveç ve İsviçre uyruklu üç kişilik bir gözlemci kurulu, İskenderun Bölgesine gönderildi.
2 Ocak 1937’de İngiltere Dışişleri Bakanı Eden, arabulucu olarak temaslarını sürdürdükten sonra Türkiye ile Fransa arasında, İskenderun konusunda bir ilke antlaşmasına varıldı. Buna göre, İskenderun ve Antakya iç işlerinde tam bağımsız olacak, fakat Suriye ile gümrük birliği halinde bir statü ve bir anayasayla idare edilen ayrı bir varlık oluşturacaktı . Bölgenin dışişleri, Suriye tarafından idare edilecek ve Türkçe, resmî dil olacaktı.
Milletler Cemiyeti , İskenderun ve Antakya bölgesi için bir statü ve anayasa hazırlamakla görevli bir komite oluşturdu. Komite, çalışmalarını sürdürürken Türkiye ile Fransa arasında bu konuda görüşmeler yapılıyordu. 29 Mayıs 1937’de İskenderun-Antakya bölgesinin bütünlüğünü güvence altına alan bir antlaşma imzalandıysa da sorun çözümlenemedi . Haziran 1938’de Türkiye ile Fransa arasında görüşmeler Paris’te yeniden başladı. 3 Temmuz’da İskenderun-Antakya bölgesiyle ilgili bir antlaşma yapılarak, bölgede 6000 kişilik bir askeri kuvvet bulundurulması, bunun 1.000 kadarının bölge halkından, geri kalanının ise yarı yarıya Türkiye ile Fransa tarafından sağlanması kararlaştırıldı .
Bu arada bölgede yapılan seçimler sonucu 40 milletvekilliğinden 22″sini Türkler kazandı. Meclis ilk toplantısında bölgede Hatay Cumhuriyeti adıyla bağımsız bir devlet kurulmasına ve burada Türkçenin resmi dil olmasına karar verdi (2 Eylül 1938). Ayrıca meclis bu ilk toplantısında Türkiye’ye katılma isteğini de belirtti. Soruna kesin bir çözüm getirmek için Türkiye ile Fransa arasında 23 Haziran 1939″da görüşmeler başladı. Bu görüşmeler sonunda Ankara’da Türkiye Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu ile Fransa Büyükelçisi Rene Massigli arasında Hatay’ın Türkiye’ye katılmasının Fransa tarafından da kabulüyle ilgili bir antlaşma imzalandı. 11 madde, 1 protokol, 2 ek ve 1 tutanaktan oluşan bu antlaşmayla Fransa, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etli ; buna karşılık da Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı konusunda garanti verdi. Bu antlaşmanın imzalanmasından sonra Hatay Cumhuriyeti Meclisi, 29 Haziran 1939’da yaptığı son toplantısında Türkiye’ye katılma kararı aldı.