Mezopotamya’nın İmparatorluk başkentleri
Babil ve Yeni Babil Krallıkları’nın başkenti Babil olduğu halde, Asurlular art arda birçok başkent kurdular.
M.Ö. ikinci binyılın başlarında tarih sahnesine çıkan Babil, Hammurabi’nin başkenti olmuş ve bunu izleyen iki bin yıl boyunca Mezopotamya’nın en önemli şehirlerinden biri olarak parlamıştır. Ülkenin yalnız siyasal başkenti değil, aynı zamanda din merkeziydi. Tapınaklarıyla ün kazanmış Kiş, Lagaş, Ur gibi görkemli şehirlere ve din merkezlerine rağmen, kutsal şehir hep Babil oldu: en bilgili din adamları, en iyi okullar, en zengin kütüphaneler oradaydı. Kargaşalarla dolu siyasî kaderi de bu olguyu değiştirmedi: önce Hititler (ykl. M.Ö. 1595), sonra Asur Kralı I. Tukulti-Ninurta (M.Ö. 1245-1208) tarafından yakılıp yıkılan, Elamlılar tarafından yağmalanan (ykl. M.Ö. 1157) ve MÖ 689’da Asur Kralı Sanherib’e başkaldırdığı için cezalandırılarak yerle bir edilen Babil, her seferinde yeniden doğdu ve dinî itibarını korudu. Sanherib’in oğlu Asarhaddon (M.Ö. 680-669), babasının günahını telafi etmek için şehri yeniden kurdurdu. Asur İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra, Yeni Babilliler diye adlandırılan Kaldeli hükümdarlar Nabupolasar (M.Ö. 626-605) ile oğlu II. Nabukodonosor (M.Ö. 605-562), Babil’i Doğu dünyasının en büyük şehri haline
getirdiler. 8 km’lik bir iç sur ve 18 km’lik bir dış surla korunmuş olan şehirde, düz bir çizgi halinde uzanan geniş caddeler birbirini dik olarak kesiyordu. Kuzeybatıda, teraslarındaki ünlü ‘asma
bahçeler’le dev boyutlu krallık binaları, tanrı Marduk’un tapınağı ve hemen yanı başında “Babil Kulesi” olarak bilinen yedi katlı ziggurat, şehre tepeden bakıyordu. Babil’de, büyük tanrılar adına yapılmış 43 tapınak, 1200’den fazla dua yeri ve sunak vardı.
I. binyılda Babillileri yenen Asur krallarının ise birçok başkenti oldu. Bunların en eskisi, Asur’un koruyucu tanrısı Asur adına kurulan ve aynı adı taşıyan şehirdi. M.Ö. XI. yy’da I. Tiglatpileser başkenti Ninova’ya taşıyınca, Asur, imparatorluğun kutsal şehri olarak kaldı, ama siyasal rolünü sonsuza kadar kaybetti. M.Ö. IX. yy’da II. Asurazirpal ve III. Salmanasar Kalah’a (bugünkü Nemrud) yerleştiler. II. Sargon, Dur Sarrukin (bugünkü Hursabâd) adıyla yeni bir başkent kurdu; M.Ö. 705’te onun ölümü üzerine burasıda terk edildi. VII. yy’da Sanherib, Asarhaddon ve Asurbanipal bu kez Ninova’yı başkent yaptılar. Bütün bu şehirler surlarla çevriliydi (Ninova’da 4,2 km, Kalah’da 8 km uzunluğunda) ve hepsinde hükümdarlık sarayını, tapınakları ve zigguratı kuşatan bir iç kale vardı. Şehirlerdeki su dağıtım şebekeleri ve sarayların iç düzenlemesindeki ustalık, Asurlu mühendislerin üstün teknik düzeyinin kanıtıdır. Ne var ki Medlerin ve Babillilerin saldırılarıyla imparatorluk çökünce Asur yıkıldı (M.Ö. 614), Kalah ve Ninova birer harabeye döndü.