İslamiyet öncesi Türkler
Uzun bir süre, göçebe ve savaşçı, Şaman topluluklar olarak Avrasya bozkırlarında yaşayan Türkler, zaman zaman güçlü siyasi birlikler de kurdular. Ne var ki, sürekli yer değiştiren ve geniş bir alana yayılan Türklerin eski tarihinin ayrıntılarını ortaya çıkarmak oldukça güçtür. M.Ö. IV. yy Çin kaynaklarında adları Şiongnu olarak geçen ve M.Ö. III. yüzyılda Sanşi’den Tarim’e kadar uzanmış bir imparatorluk kuran Asya Hunları; IV.-VI. yy’lar arasında Roma İmparatorluğu’nun sınırlarını zorlayan Avrupa Hunları; V. ve VI. yy’larda İran ve Hindistan’da bir baskı unsuru olan Akhunlar (Eftalitler); VI.-VIII. yy’lar arasında Orta Avrupa’yı denetimlerine alan Avarlar; IV. yy’dan VI. yy’a kadar Çin’de egemenlik kuran Tabgaçlar (Topalar); VI. yy’da Kuzey Kafkasya’da yerleşen Sabarlar; Ortaçağ başlarında Tuna ve Volga kıyılarına yerleşen Bulgarlar Türk sayılır. Nihayet VI. yy ortalarında ilk defa Türk adı altında tarih sahnesine çıkan ve Türklerin kutsal ülkesi Ötüken’i merkez alarak Orta Asya’da büyük bir imparatorluk kuran Kök Türkler, 742’de Kök Türklerin yerini alan Uygurlar ile halefleri Kırgızlar, VII.-X. yy’larda Hazar Denizi ile Karadeniz arasında parlak bir uygarlık yaratan Hazarlar, X. ve XI. yy’da Bizans’a sürekli akınlar düzenleyen Peçenekler, Karadeniz’in kuzeyindeki bozkıra adlarını veren Kıpçaklar, Balkaş Gölü çevresinde yaşayan Türgişler ve Karluklar, daha sonra Selçuklu İmparatorluğu’nun çekirdeğini oluşturan Oğuzlar kuşkusuz Türk’tüler.
Hayvan yetiştiriciliği bozkır Türklerinin temel uğraşıydı, ama küçük ölçekte tarım da yaparlardı. Demircilikte ve maden sanatlarında ustalaşmışlardı. Halı ve kilim dokumacılığı, keç yapımı onlara özgü işlerdi. At bu çoban savaşçı kültürün merkezinde yer alıyordu. Tartışmasız birinci sınıf süvariler ve savaşçılardı.
Şamanizm’e inanıyorlardı, ama Budizm, Maniheizm, Musevilik, Hristiyanlık gibi evrensel dinlere de açıktılar. VI.-VII. yy ortalarından başlayarak İslam dinini benimsemeleri, tarihlerinin dönüm noktası oldu.