Mezopotamya Halkları
Bereketli Hilal’in verimli toprakları, Cilalıtaş Devri’nden itibaren sürekli göçlere sahne olmuştur.
Milattan önce beşinci ve altıncı binyıllarda Yakındoğu’da yerleşerek tarım ve hayvancılıkla uğraşan ilk halklar konusunda çok az şey biliyoruz. MÖ 3500’den itibaren Sümerler aşağı Mezopotamya’ya yerleştiler. Ardından, Suriye ve Arabistan’daki bozkır göçebeleri Mezopotamya’ya gelmeye başladı: M.Ö. 2400’e doğru Akadlılar, M.Ö. 1900’e doğru Amurrular, M.Ö. 1300’den başlayarak Aramiler ve M.Ö. 850’den itibaren Araplar.
Bu Samî halklar, bölgede yerleşmiş olan halklarla kaynaştılar veya topraklarını ellerinden aldılar. M.Ö. II. binyılın başında, Orta Asya bozkırlarından kopup gelen Arîlerin bu bölgeye yerleştiği kesin olarak biliniyor. Hititler ve Luvitler Anadolu topraklarına, Medler ve Persler ise İran’ın kuzeybatısına yerleştiler. M.Ö. II. binyılın sonunda Hitit ve Asur imparatorlukları, yeni gelen halklara boyun eğmişti. Bunlar, doğuda Medler ve Persler, kuzeyde İskitler ve Kimmerler, Anadolu’da Frigyalılar ile Lidyalılardı. Bu halkların çoğu yarı göçebeydi; toprakları kuraklıktan ekilmez hale gelince kendilerine başka yurtlar aramış, sonunda Bereketli Hilal’in bu sulak, bereketli topraklarına göç etmişlerdi. Bu göçebe toplulukların gelişi, adım adım gelişen barışçı bir istila hareketiydi. Çevresinde yerleştikleri kentlere yavaş yavaş sızdılar ve yerleşik halklarla kaynaştılar.