13 Nisan 1909 – 31 Mart Vakası
İstanbul on günden beri büyük bir kargaşa içindedir. İkinci Meşrutiyet‘in ilânından beri devam eden siyasî çalkantılar, Nisan ayında doruklara ulaşmış bulunuyor. Siyasi suikastlar sonunda İsmail Mahir Paşa ile iki gazeteci (Ahmed Saim ve Hasan Fehmi) öldürüldüler.
Basında İttihatçılar muhaliflerine, muhalifler de İttihatçılarda ateş püskürüyor… Basından sansür kalktı ama görülmemiş bir gericilik hareketi de başladı. Derviş Vahdeti‘nin çıkardığı “Volkan’ gazetesi” halkın dini duygularını istismar ederek kışkırtıcılık yapmaktadır…
İşte bu ortamda, bu kışkırtmalar sonunda başladığı anlaşılan ve on gün kadar önce meydana gelen irtica ayaklanması yalnız İstanbul‘u değil, bütün Osmanlı İmparatorluğu’nu sarsan boyutlara ulaşmış bulunuyor. Rumi Takvimle 31 Mart‘ta, Miladi Takvim’e göre 13 Nisan‘da başlayan bu isyanın asıl sebebi pek bilinmiyor. Ama isyancılara Selanik’ten getirilen avcı taburunun askerleri de katılmıştır. Bu isyanı Sultan Abdülhamid’i devirme bahanesi bulmak için İttihatçılar mı düzenledi, yoksa İttihatçıları devirmek ve Meclis‘i susturmak, dağıtmak için onların muhalifleri mi, yada bizzat Padişah mı? Bu soruya bir cevap verilemiyor. Taraflar isyandan tamamen habersiz ve ona karşı görünmektedirler.
İsyan daha çok “aydın düşmanlığı” karakterini taşımaktadır. Ayaklananlar Meclis Başkanı Ahmed Rıza Bey‘i öldürmek ve Meclisin kapatılmasını istiyorlardı. Ahmed Rıza Bey‘i bulamadılar ama ona benzettikleri Adliye Nazırı Nazım Paşa‘yı, bir milletvekilini ve bir zırhlının kaptanı olan Ali Kabuli Bey‘i öldürdüler. Halen İstanbul‘da sıkıyönetim vardır. İsyancılar sinmişlerdir. Bu arada, Meclis’te ve ittihatçılar arasında, Sultan Abdülhamid‘e karşı ve belki de ona tahtı bıraktırmaya yönelik bazı hareketlerin olduğu da ısrarla söylenmektedir.