I. MeşrutiyetKonular

Birinci Meşrutiyet – Giriş

İlk Osmanlı Anayasası (Kanunuesasî) gerçek anlamda meş­rutî bir yapı kuramamış, daha çok, halife-sultanın haklarını halka ve meclise karşı koruma niyetinin bir ifadesi ol­muştu. Önemli yanı, seçkinlerden gelen baskılar sonucu kabul edilen bir anaya­sa ve imparatorluğun da ilk anayasası olmasıydı. Eksik de olsa, insan haklarını topluca ele alması ve parlamento dene­yini başlatması, bir anlam taşıyordu.

Böylece, yönetime katılma ve hukuk devleti olma yolunda bir adım atılmış oldu. Padişahın o güne kadar tek başı­na kullandığı egemenlik yetkilerinin, yasama-yürütme-yargılama işlevleri halin­de bölünmesi ve halkın da temsilcileri eliyle devlet çarkının işlemesine katılma­ya başlaması önemliydi.

Nitekim, Kanunuesasî’nin bütün olumsuz ve aksak yönlerine karşın, ilk Osmanlı parlamentosunun oluşmasıyla başlayan yeni siyasî hayat, Türkiye’de bir parlamentoculuk geleneğinin yer­leşmesi bakımından önemli bir adım oldu. Bu şekilde doğan « parlamento ideali », daha sonraki dönemlerdeki si­yasî uyanışı da beslemiştir. Bunda, yet­kileri Kanunuesasî tarafından hayli sı­nırlandırılmış olan Meclisi Mebusan’ın, meşrutiyete ve parlamentonun hakları­na sahip çıkma gayretinin payı büyük­tür. Zaten ilk parlamentoculuk deneyi­ne son verilmesinin nedenlerinden biri buydu.

Birinci Meşrutiyet’in toplumsal-siyasî alandaki temel sorunu çok-uluslu bir imparatorlukta liberalizm ve parlamentarizm çabalarını sürdürmenin güç­lüğüydü. Daha çok özgürlük ve siyase­te katılım, siyasî birliğin çözülmesine yol açmaz mıydı? Bu çetin sorun, İkinci Meşrutiyet deneyinin gündemindeki ana madde olacaktır.

Makale ne kadar kullanışlı?

Değerlendirmek için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama 0 / 5. Oy sayısı: 0

Şimdiye kadar oy yok! Bu gönderiyi ilk değerlendiren siz olun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Follow by Email
YouTube
WhatsApp